Güneş, Boğa burcuna geçmesi ile birlikte, Kova burcunda hareket Satürn ile kare açı yaparak ilerlemeye başladı. (19.4.2020)
Bu iki gezegenin birbiri ile kare açı yapıyor olması ne demektir diye kısa bakarsak; hem içinde bulunduğumuz günlere yansıttığı etkisinin farkında olabilir hem de, eğer ilgi alanınızsa bu iki gezegenin birbiri ile etkileşiminin ne ifade ettiği hakkında yeni bir görüş okumuş olabilirsiniz. Yazımı aşağıda bulabilirsiniz;
Buzdağının her zaman iki yüzü vardır.
Güneş ve Satürn gezegenlerinin birbirleriyle irtibatları her zaman için benliğin psikolojisi üzerinde, birçok katmanlarıyla ilgili dürtüler açığa çıkarır. Satürn’ün bir nevi girdabına giren Güneş, bu girdap içinde kendi yörüngesini takip etmenin buhranları ile karşı karşıya kalacaktır. Bir nevi geniş ve yüksek duvarlar benlik duygusu üzerinde yerleşmişken; kişinin -kendiliğine- , -bireyliğine- olan uzaklığı kişiye karşı koymak zorunda olduğu fakat karşı koymayı imkansızlaştıran sınırlar içinde kaldığı duygusunu yaratır.
Sınırların gerçekten reel olarak varolmakta olabileceğinin altında yatan nedenin, kişinin bilinçaltının yarattığı düşüncesel biçimlemenin ortaya çıkardığı bir sanrı olduğunu farkına varması ancak bilinçaltını, bilinç ile koordine edebilmek ile doğru orantılı değişen bakış açısı ile mümkün olabilir.
Bir nevi geniş ve yüksek duvarlar benzetmesi ile ifade ettiğimiz sınırlar kişiyi diğerlerinden ayıran, uzaklaştıran yalnızlaştıran etkiler oluştururken, aynı zamanda kişiyi kendi içsel eminlik, güven, huzur ve öz duygusundan uzaklaştırmakta olur.
-Ben- yani kişiyi diğerlerinden ayıran ve kendi özgüvenini, ego’yu biçimlendiren bilinç, şiddetli bir denetim altında ve sorgulara maruz bırakılmıştır.
Yok olma tehlikesi ile burun burun akalan ego kendi varlık bütünlüğüne sahip çıkmanın ancak ve ancak duvarlar ve sınırların arkasında kalarak mümkün olduğuna olan inanca bağlandıkça en uç noktada, psikolojide “control freak” olarak adlandırılan süreç kişi için başlamış olur.
Güvenilmeme ya da dikkate alınmama veya aşırı beklentilere maruz kalmış olmanın getirisi olarak saplantılı bir şekilde kendine yönelik oluşturulmuş kontrol mekanizması buzdağının çok derinlerine kadar varmış olabilir.
Sınırların basıncında kalan benlik, kendini koruma güdüsü ile kendi sınırlarını çizmeye başlar ve kişi için kaotik bir yapı, kaotik bir süreç başlamış olur. Artık düşüncesel ve davranışsal olarak – Ben – için kendini hayatta tutabilmenin tek yolu her şeyi yanlışsız ve doğru yapmaktır.
Mükemmel olanı yaratmanın derin sanrıları yine buzdağının en alt kısımlarında saklanan şiddetli öfke, değersizlik, korku ve suçluluk duygusu olarak kişinin yaşam modeline bir gölge halinde yansımakta olur.
Ancak sınırlar ile yüzleşmek ve su yüzüne çıkmayı göze almak gölgelerin yarattığı güven yitirilmesine karşı etkili bir çözüm olur.
Dilara Başar Efeoğlu
Emeğinize sağlık…
BeğenBeğen